Romanlarda %10 'a Varan İNDİRİMLER!
  • Gökyüzümüzdü Okyanus

Gökyüzümüzdü Okyanus

  • Barkod: R2
  • 129,00₺

garanti
    • Çİnsan dediğin dururken, kimin şeytana ihtiyacı vardır ki?

      Beyazperdeye de uyarlanan Canavarın Çağrısı’nın Carnegie Madalyalı yazarı Patrick Ness’ten, dünya edebiyatının en önemli klasiklerinden Moby Dick’in hikâyesini yeniden yaratan,

İnsan dediğin dururken, kimin şeytana ihtiyacı vardır ki?

Beyazperdeye de uyarlanan Canavarın Çağrısı’nın Carnegie Madalyalı yazarı Patrick Ness’ten, dünya edebiyatının en önemli klasiklerinden Moby Dick’in hikâyesini yeniden yaratan, görsel bir başyapıt: Gökyüzümüzdü Okyanus.

Etkileyici üslubu ve Rovina Cai’nin resimleriyle zihinlere kazınan bu sürükleyici roman, okyanusların en güçlü avcı balinalarından birinin, efsanevi bir insan-avcıyı yakalamak için giriştiği amansız mücadeleyi konu ediniyor. 

Metaforik anlatımıyla, okurlarını, kehanetin en “saf” hâli üzerine düşünmeye iten Gökyüzümüzdü Okyanus, şeytanla savaşanların er ya da geç şeytana dönüşecekleri varsayımında bulunan çağdaş bir fabl. 

Nice okyanusların, nice derinlerin ve uçurumların en büyük, en acımasız kaptanı Aleksandra, gerçekliği tartışmalı bir deniz efsanesinin, “şeytanın ta kendisi” denen, acımasız bir insan-kaptanın peşinde. Çünkü kehanet de aslında, onun peşinde… 

Herman Melville’in ölümsüz eseri Moby Dick’in alabora edilmiş bu güzellemesi, ödüllü yazar Patrick Ness’in ve Rovina Cai’nin ellerinde yeniden can buluyor. 

“Şeytanın en büyük kozu, onu görmek istemenizi sağlamaktır. Ve ondan, ancak onu gördüğünüzde korkarsınız. O zaman da iş işten geçmiştir.”

    • görsel bir başyapıt: Gökyüzümüzdü Okyanus.

      Etkileyici üslubu ve Rovina Cai’nin resimleriyle zihinlere kazınan bu sürükleyici roman, okyanusların en güçlü avcı balinalarından birinin, efsanevi bir insan-avcıyı yakalamak için giriştiği amansız mücadeleyi konu ediniyor. 

      Metaforik anlatımıyla, okurlarını, kehanetin en “saf” hâli üzerine düşünmeye iten Gökyüzümüzdü Okyanus, şeytanla savaşanların er ya da geç şeytana dönüşecekleri varsayımında bulunan çağdaş bir fabl. 

      Nice okyanusların, nice derinlerin ve uçurumların en büyük, en acımasız kaptanı Aleksandra, gerçekliği tartışmalı bir deniz efsanesinin, “şeytanın ta kendisi” denen, acımasız bir insan-kaptanın peşinde. Çünkü kehanet de aslında, onun peşinde… 

      Herman Melville’in ölümsüz eseri Moby Dick’in alab


    • ora edilmiş bu güzellemesi, ödüllü yazar Patrick Ness’in ve Rovina Cai’nin ellerinde yeniden can buluyor. 

      “Şeytanın en büyük kozu, onu görmek istemenizi sağlamaktır. Ve ondan, ancak onu gördüğünüzde korkarsınız. O zaman da iş işten geçmiştir.”Zorluklara dayanıklı, huysuz ve kibirli koruma Rhys Larsen’ın iki kuralı vardı:
      1) Müşterilerini ne pahasına olursa olsun korumak.
      2) Duygusal bağ kurmamak. Hiçbir zaman.

      Bu kuralları çiğnemeyi asla düşünmemişti… ta ki o kadın hayatına girene kadar.

      Bridget von Ascheberg. Ona tamamen uyan inatçı bir karaktere ve Rhys’in bildiği tüm kuralları küle çeviren gizli bir ateşe sahipti. Hiç de onun beklediği gibi biri değildi. İhtiyacı olduğunu asla bilmediği her şeydi.

      Bridget her geçen gün onun savunmasını daha fazla yıkmaya başlamıştı.
      Rhys, artık inkâr edemeyeceği bir gerçekle yüzleşene kadar... Bridget’ı korumaya yemin etmişti ancak tek istediği onu mahvetmekti. Onu elde etmekti.

      Çünkü kadın, ona aitti.
      Onun prensesiydi.
      Onun yasak meyvesiydi.
      Onun her ahlaksız fantezisiydi.


      Görkemli, iradeli ve görevine zincirlerle bağlı Prenses Bridget, dilediği gibi yaşama ve âşık olma özgürlüğünün hayalini kuruyordu.

      Ne yazık ki abisi bir anda tahttan çekildiğinde, sevgisiz ama politik olarak uygun bir evliliğin olasılığıyla ve hiç istemediği bir tahtla karşı karşıya kalmıştı.

      Yeni rolünün çetrefilli ve ihanetlerle dolu yolunda ilerlerken, asla sahip olamayacağı bir adama karşı duyduğu arzuyu da gizlemesi gerekiyordu.

      Korumasına.
      Onun koruyucusuna.
      Onun nihai çöküşüne.

      Beklenmedik ve yasak…
      Onlarınki bir krallığı yok edebilecek, her ikisini de mahvedebilecek bir aşktı.

      Çarpık Oyunlar Kısa Özet

      Zorluklara dayanıklı, huysuz ve kibirli koruma Rhys Larsen’ın iki kuralı vardı:
      1) Müşterilerini ne pahasına olursa olsun korumak.
      2) D

      Bu kuralları çiğnemeyi asla düşünmemişti… ta ki o kadın hayatına girene kadar.

      Bridget von Ascheberg. Ona tamamen uyan inatçı bir karaktere ve Rhys’in bildiği tüm kuralları küle çeviren gizli bir ateşe sahipti. Hiç de onun beklediği gibi biri değildi. İhtiyacı olduğunu asla bilmediği her şeydi.

      Bridget her geçen gün onun savunmasını daha fazla yıkmaya başlamıştı.
      Rhys, artık inkâr edemeyeceği bir gerçekle yüzleşene kadar... Bridget’ı korumaya yemin etmişti ancak tek istediği onu mahvetmekti. Onu elde etmekti.

      Çünkü kadın, ona aitti.
      Onun prensesiydi.
      Onun yasak meyvesiydi.
      Onun her ahlaksız fantezisiydi.

      Çarpık Oyunlar Kısa Özet

      Zorluklara dayanıklı, huysuz ve kibirli koruma Rhys Larsen’ın iki kuralı vardı:
      1) Müşterilerini ne pahasına olursa olsun korumak.
      2) Duygusal bağ kurmamak. Hiçbir zaman.

      Bu kuralları çiğnemeyi asla düşünmemişti… ta ki o kadın hayatına girene kadar.

      Bridget von Ascheberg. Ona tamamen uyan inatçı bir karaktere ve Rhys’in bildiği tüm kuralları küle çeviren gizli bir ateşe sahipti. Hiç de onun beklediği gibi biri değildi. İhtiyacı olduğunu asla bilmediği her şeydi.

      Bridget her geçen gün onun savunmasını daha fazla yıkmaya başlamıştı.
      Rhys, artık inkâr edemeyeceği bir gerçekle yüzleşene kadar... Bridget’ı korumaya yemin etmişti ancak tek istediği onu mahvetmekti. Onu elde etmekti.

      Çünkü kadın, ona aitti.
      Onun prensesiydi.
      Onun yasak meyvesiydi.
      Onun her ahlaksız fantezisiydi.

    • uygusal bağ kurmamak. Hiçbir zaman.

    • arpık Oyunlar Kısa Özet

    Zorluklara dayanıklı, huysuz ve kibirli koruma Rhys Larsen’ın iki kuralı vardı:

    1) Müşterilerini ne pahasına olursa olsun korumak.
    2) Duygusal bağ kurmamak. Hiçbir zaman.

    Bu kuralları çiğnemeyi asla düşünmemişti… ta ki o kadın hayatına girene kadar.

    Bridget von Ascheberg. Ona tamamen uyan inatçı bir karaktere ve Rhys’in bildiği tüm kuralları küle çeviren gizli bir ateşe sahipti. Hiç de onun beklediği gibi biri değildi. İhtiyacı olduğunu asla bilmediği her şeydi.

    Bridget her geçen gün onun savunmasını daha fazla yıkmaya başlamıştı.
    Rhys, artık inkâr edemeyeceği bir gerçekle yüzleşene kadar... Bridget’ı korumaya yemin etmişti ancak tek istediği onu mahvetmekti. Onu elde etmekti.

    Çünkü kadın, ona aitti.
    Onun prensesiydi.
    Onun yasak meyvesiydi.
    Onun her ahlaksız fantezisiydi.


    Görkemli, iradeli ve görevine zincirlerle bağlı Prenses Bridget, dilediği gibi yaşama ve âşık olma özgürlüğünün hayalini kuruyordu.

    Ne yazık ki abisi bir anda tahttan çekildiğinde, sevgisiz ama politik olarak uygun bir evliliğin olasılığıyla ve hiç istemediği bir tahtla karşı karşıya kalmıştı.

    Yeni rolünün çetrefilli ve ihanetlerle dolu yolunda ilerlerken, asla sahip olamayacağı bir adama karşı duyduğu arzuyu da gizlemesi gerekiyordu.

    Korumasına.
    Onun koruyucusuna.
    Onun nihai çöküşüne.

    Beklenmedik ve yasak…
    Onlarınki bir krallığı yok edebilecek, her ikisini de mahvedebilecek bir aşktı.

    • Çarpık Oyunlar Kısa Özet

      Zorluklara dayanıklı, huysuz ve kibirli koruma Rhys Larsen’ın iki kuralı vardı:
      1) Müşterilerini ne pahasına olursa olsun korumak.
      2) Duygusal bağ kurmamak. Hiçbir zaman.

      Bu kuralları çiğnemeyi asla düşünmemişti… ta ki o kadın hayatına girene kadar.

      Bridget von Ascheberg. Ona tamamen uyan inatçı bir karaktere ve Rhys’in bildiği tüm kuralları küle çeviren gizli bir ateşe sahipti. Hiç de onun beklediği gibi biri değildi. İhtiyacı olduğunu asla bilmediği her şeydi.

      Bridget her geçen gün onun savunmasını daha fazla yıkmaya başlamıştı.
      Rhys, artık inkâr edemeyeceği bir gerçekle yüzleşene kadar... Bridget’ı korumaya yemin etmişti ancak tek istediği onu mahvetmekti. Onu elde etmekti.

      Çünkü kadın, ona aitti.
      Onun prensesiydi.
      Onun yasak meyvesiydi.
      Onun her ahlaksız fantezisiydi.


      Görkemli, iradeli ve görevine zincirlerle bağlı Prenses Bridget, dilediği gibi yaşama ve âşık olma özgürlüğünün hayalini kuruyordu.

      Ne yazık ki abisi bir anda tahttan çekildiğinde, sevgisiz ama politik olarak uygun bir evliliğin olasılığıyla ve hiç istemediği bir tahtla karşı karşıya kalmıştı.

      Yeni rolünün çetrefilli ve ihanetlerle dolu yolunda ilerlerken, asla sahip olamayacağı bir adama karşı duyduğu arzuyu da gizlemesi gerekiyordu.

      Korumasına.
      Onun koruyucusuna.
      Onun nihai çöküşüne.

      Beklenmedik ve yasak…
      Onlarınki bir krallığı yok edebilecek, her ikisini de mahvedebilecek bir aşktı.

  • arpık Oyunlar Kısa Özet

  • 0%
  • 0%
  • 0%
  • 0%
  • 0%

Gökyüzümüzdü Okyanus Üzerindeki Değerlendirmeler

Toplam Değerlendirme (0)
bu ürüne yorum eklemek için burayı tıklayın.


Etiketler: Gökyüzümüzdü Okyanus, delidolu yayınları, PATRICK NESS